Kız Kulesi Tarihçesi
Ülkemiz, tarih boyunca çeşitli savaşlar sonucunda birçok tarihi mekan elde etmiştir. Ülkemizin tarihi mekan bakımından oldukça zengin illeri bulunmaktadır. Bu illerin geneli Doğu Anadolu bölgesi ile Güneydoğu Anadolu bölgesinde yer almakla beraber, önemli bir kısmı da Marmara bölgesinde bulunmaktadır.
Marmara bölgesinin en büyük metropol kentinden biri olan İstanbul ili tarihi mekan bakımından Marmara bölgesinin en zengin ili olarak bilinmektedir. Bu makalemizde İstanbul’un günümüzde marka haline gelmiş olan tarihi bir yapısından söz etmeye çalışacağız. Bu tarihi yapı Kız Kulesi’dir. Bu kule hakkında bilgi vermek gerekirse Kız Kulesi, İstanbul’un Üsküdar tarafında bulunmakta ve Bizanslılar döneminde Osmanlı padişahı II. Mahmut tarafından inşa edilmiştir.
Kız Kulesi, İstanbul boğazının Marmara denizine yakın olan kısmında yer almakta ve küçük bir adanın üzerinde bulunmaktadır. İstanbul’da Üsküdar denildiğinde birçok insanın zihninde Kız Kulesi canlanmaktadır.
Batı ülkeleri bu kule için ”Leander Kulesi” ismini kullanmaktadır. Her gün birçok yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilen bu kule, içerisinde bir adet restorant barındırmakta ve gün aşırı birçok insanın uğrak yeri olmaktadır. Kız Kulesi’nin yüksekliği yaklaşık olarak 80 metreyi bulmakla beraber 2 tane de ayrı giriş kapısı bulunmaktadır. Özellikle Güneş batımına yakın olan bir zamanda insanların akın ettiği bu tarihi yapı, akşama doğru oldukça bir romantik havaya bürünmektedir. Kız Kulesi’nin temelleri Sultan II. Mahmut tarafından atılmış ve kulenin içerisinde bir mermer levhanın üzerinde II. Mahmut’a ait olan bir tuğra da bulunmaktadır.
Tarih boyunca birçok devletin elinden geçen bu kule, Bizanslılar döneminde gümrük istasyonu olarak kullanılmış ve kısa bir süre sonra da İstanbul Boğazından geçen gemilerin denetlenmesi amacıyla kullanılmıştır. Üsküdar’da bulunan Kız Kulesi, günümüzde geceleri fener olarak kullanılmakta, gündüzleri de insanların yemek yiyebileceği restorant olarak kullanılmaktadır. Kız Kulesi tarihten günümüze kadar birçok isim almıştır. Bu isimler ”Dana yavrusu, Leander Kulesi ve Kız Kulesi’dir.
Günümüzde birçok Avrupa ülkelerinin tarihi kaynaklarında Bizanslılar’ın bu kuleyi inşa ettiği yönünde çeşitli bilgiler bulunmaktadır. Fakat Türk tarihçileri, bu kuleyi Bizanslılar değil, Osmanlıların inşa ettiğini bildirmektedirler. Tarihçilerimize göre bu kule, Bizanslılar tarafından inşa edilmemiş, Bizanslılar döneminde faaliyete geçmiştir. Bu durumu gerçekleştiren ise Sultan II. Mahmut’tur.
Hakikaten ülkemiz her bakımdan zengin olduğu kadar, tarihi mekan bakımından da oldukça zengin olmaktadır. Birçok yönüyle Avrupa ülkelerini kendisine hayran bırakan ülkemiz, son yıllarda tarihi mekanlarına yeteri kadar önem vermemekte ve bazılarını da yok etmektedir. Bu konuyla ilgili olarak izlediğim bir haberde, hazine arazisi üzerine yapılmış bir tarihi yapı devlet tarafından yıkılıyordu. Oldukça üzücü olan bu durum karşısında çok sarsılmıştım. Çeşitli zorluklar sonucunda elde edilen bu yapıların yıkılmaya değil, onarılmaya ve insanların hizmetine girmesine ihtiyacı bulunmaktadır. Tarihimize ve tarihi yapılarımıza gereken hassasiyeti gösterelim, bugün bir kepçe darbesiyle kolayca yıktığımız bu yapıların tarihte birçok insanın kanı feda edilerek alındığını unutmamakta fayda bulunmaktadır.